9 Ekim 2020 Cuma

Bir Şehrin Film Hali



O, 46 yıl boyunca koca şehirde tek başına bir hayat sürdü. Kimseyle konuşmadan, bir şeyler paylaşmadan, dinlemeden ve anlatmadan bu toprak parçasında yaşadı. Doğayla mücadeleyi öğrendi, ayakta kalabilmenin her gün başka bir yolunu keşfetti. O, adaya düşen Robinson Cruise misali ıssız bir bölgede yıllarını geçirdi.

 

Bu 46 yıl hiç de kolay olmadı.Güneş doğdu, güneş battı, mevsimler geçti ve hayat bir şekilde devam etti. O, terk edilmiş olan bu şehri karış karış dolaştı; tüm sokaklarını gezdi, binalarına girdi, sığınaklarında vakit geçirdi. İnsana ait orada ne kaldıysa 46 yılını onlarla geçirdi. Uzakta bir yerlerde askeri birliklerin geçtiğine birkaç defa tanık olsa da onlardan gizlenmeyi başardı. Başkaları için ölmekte olan şehir, onun için her an yaşamaya devam etti.


Derken bir gün alışık olduğundan farklı sesler ile karşılaştı. İnsan gürültüsüne artık tamamen yabancıydı. Sesler giderek kendisine yaklaşıyordu. Kalabalık bir grubun yaklaştığını gördü. 

Gelen bu insanlar çevreyi şaşkın gözlerle inceliyordu. Yaşamlarında daha önceden tanık olmadığı şeylerle karşılaşmış oldukları belliydi. Coşku ve heyecanı birlikte yaşıyorlardı. Ellerinde, onun daha önceden görmediği bir alet ile görüntüleri kaydediyorlardı. Her şeyi kayda alıyorlardı. Genellikle de binaları, yıkılmış yerleri arkalarına alıp görüntülemeyi sürdürüyorlardı. Tüm bu şehir, bu kadar önemliyse neden böyle gecikmiş olabilirlerdi?


Hepsi çok muyluydu. Neden eğlendiklerini anlamadığı bu insanlara güvenemeyeceğini düşündü. Mutluluğu 46 yıl ertelemiş olmalarının sebebi ne olabilirdi? Şehrin harabaye dönmesine göz yummuş olmalarıyla yaşadıkları bu çoşku birlikte düşünüldüğünde oldukça tuhaftı. Yıkık dökük binalara baktıklarında gördükleri şey, onun gördüğünden çok farklı olmalıydı. Bu görüntü kayıtlarının amacı neydi? 


Yıllarca girişlerin yasak olduğu, insan elinin değmediği, her yerin harabeye döndüğü bu şehrin adı Maraş. Dünyadaki yasak şehirlerin bilinen örneklerinden olan Çernobil, Fukuşima gibi yerlerin yanında Maraş da kendi sakinleri için ayrı bir öneme sahip olsa gerek. Felaket içerikli filmlerde gördüğümüz, insanlığın uzak kaldığı sokaklar, apartmanlardan oluşan sahneleri izler gibi baktığımız bu şehirlerin, bazıları için farklı anlamlar içeriyor olduğunu unutmamak gerek.    


Yaşayan şehri öldürmek veya ölü bir şehirde coşku ile fotoğraflar çekmek, bu dünyada yaşanan tuhaflıklardan sadece biri.


Maraş’ın eski canlılığına kavuşup KKTC’nin huzurlu ve sorunsuz bir geleceği olması umuduyla… 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder