5 Mart 2023 Pazar

Simulasyon Evreni, Berlinale'de Temsilcilerimiz ve İlker Çatak'ın Sadakat Filmi

İyi gün rutini olmayan bir ülkenin insanlarıyız. Bu kadar karmaşık gündeme sahip olmak toplumsal hafıza oluşumunun önüne geçiyor olabilir. Yaşananlardan ders almadan, politikaları belirleyecek geniş katılımlı çalışmalar yapılmadan her şey rafa hızlıca kaldırılabiliyor. Ve ülkece hemen sıradaki gereksiz gündemimize geçiyoruz. Hafızamız, medyanın haberi gündemde tuttuğu süreden ibaret oluyor. 
Kimi ülkelerde haber değeri taşıyacak olaylar hiç olmayabiliyor. Kimi ülkelerin ordusu yok, kimilerinde ise hiç hırsızlık dahi olmuyor. Bizde sıradan bir günde yaşananlar, haber bültenlerine sığmayacak ölçüde fazla. Durumun böyle olması ve toplumdaki duyarsızlığın da kısa sürede kendini gösterebilmesi bir araya gelince, sorunların çözümü mümkün olmuyor. Yüzeysel geçiştirmelerle unutulanlar çöplüğüne gönderiyoruz. 
Jean Baudrillard, içinde bulunduğumuz durumu güzel özetlemiş: "Birey televizyonda Sudan iç savaşını, herhangi bir tuvalet kağıdı reklamıyla aynı duyarsızlıkta izlemektedir. Televizyonu kapattıktan sonra Sudan'daki iç savaş devam etse bile onun için bitmiştir. İşte bireyin yaşadığı bu evren simulasyon evrenidir. Her şey görüntüden ibaret ve cansızdır." 
İçinde bulunduğumuz durumu, Fransız düşünür simulasyon evreni olarak tanımlıyor. Yaşananların etkisi geçici, sorunların çözümü için insanların çabası ve arzusu yetersiz. 
Bizim simulasyon evrenimiz, fazlasıyla yoğun içeriğe sahip. Yoksa toplumsal hafıza oluşturamadığımız için mı gündemimiz bu kadar kirli ve karmaşık halde? 

***** Berlinale, geçtiğimiz hafta tamamlandı. Deprem felaketiyle festival kapsamında sıkça anılan ülkemiz, Türk yönetmenlerin çalışmalarıyla da etkinliklerde yer edindi. Burak Çevik’in "Unutma Biçimleri" filmi, festivalin forum bölümünde dünya promiyerini gerçekleştirdi. Yönetmen, daha önceden "Tuzdan Kaide", "Aidiyet", "Gidiş O Gidiş" filmleriyle tanınıyor. Unutma Biçimleri'nde, 14 yıl önce ayrılan bir çift yer alıyor. Yıllar sonra bir araya gelen çift, ayrılıklarının nedenini bir türlü hatırlayamaz. Film, tarihin nasıl katmanlaştığını ve tekrar tekrar yazılabildiğini ortaya koyması açısından ilgi çekici bir yapım. 73. Berlin Film Festivali'nin ardından 2 Mart tarihinde MoMA / The Museum of Modern Art’ın Doc Fortnight seçkisinde Kuzey Amerika prömiyerini yaptı. 
"Rüzgârın Götürdüğü" filminin yönetmenlerinden biri olan Helin Çelik‘in "Anqa" isimli çalışması da Forum bölümünde gösterildi. Filmde 3 kadının şiddet sonrası travma deneyimleri anlatılıyor. Ayrıca Ayşe Polat ve İlker Çatak da yeni filmleriyle programda yer buldular. 
İlker Çatak'a ve 2015 yapımı "Sadakat" filmine ayrı bir yer ayıracağım. Çatak’ın, festivalin Panorama adlı bölümünde gösterilen “Das Lehrerzimmer” (Öğretmen Odası) filmi törende Cicae Art Cinema ve Label Europa Cinemas adlı iki saygın ödülü kazandı.
Film, Almanya’da öğretmenlik yapan idealist Carla Nowak’ın bir okuldaki hırsızlık olayında öğrencilerinin suçlanması üzerine harekete geçmesini konu alıyor. 1984 Berlin doğumlu olan İlker Çatak, Berlin'de sinema ve televizyon eğitimi aldı ve tezini Nuri Bilge Ceylan üzerine yazdı. Es war einmal in Indianerland (Bir Zamanlar Kızılderililerin Ülkesinde) ve Es gilt das gesprochene Wort (Sözüm Söz) adlı iki uzun metrajlı filmi bulunuyor. Bunlardan daha önceki çalışması ise okul bitirme filmi olan "Sadakat". 
Sadakat filmine ayri bir yer verelim.

*****2014 yılında çekimi gerçekleştirilen Sadakat filmi, ilker Çatak'ın öğrencilik dönemine ait bir film. Sonraki projelerine giden yolda umut veren bir yapım. 2015 yılında en iyi Uluslararası Sinema Öğrencileri Oscarı'nı alması tesadüf değil. 
Filmde radyoloji bölümünde asistan olarak görev yapan Aslı, hastanede hastasıyla iken odaya bir aktivist saklanmak amacıyla aniden girer. Aslı, ne yapacağını pek düşünmeden ona yardımcı olmaya karar verir. Onun güvenli şekilde kaçmasını sağlarken kameralara yakalanır. Aslı bir tercih yapmıştır ve bu tercihinin, yaşamındaki pek çok şeyi zincirleme olarak etkilediğine tanık oluruz. İnşaat işiyle uğraşan ve siyasi yakınlıklarıyla ihaleleri alabilen kocası, Aslı'nın tercihiyle başlayan olaylar sonrası evliliğini kurtarmaya çabalar. Filmin finalinde, şu günlerde hepimizi sarsan felaketle yeniden gündeme gelen İstanbul depremi ve evliliğin yaşadığı sarsıntı yer alır. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder