5 Ocak 2025 Pazar

Tereddüt Çizgisi: Adalet mi, Vicdan mı?

Sinema, bizi yalnızca bir hikâyeye değil, aynı zamanda kendimize ve topluma dair derin sorgulamalara davet eder. Selman Nacar’ın Tereddüt Çizgisi filmi de bu daveti içtenlikle gerçekleştiren yapımlardan biri. Adalet, vicdan ve ahlaki ikilemler üzerine kurulu bu film, izleyiciyi yalnızca bir hikayeyi seyretmeye değil, düşünmekle de baş başa bırakıyor.

Filmde idealist bir avukat olan Canan, bir yandan patronunu öldürmekle suçlanan müvekkilini savunurken, diğer yandan beyin ölümü gerçekleşmiş annesinin yaşam destek ünitesini sonlandırma kararıyla yüzleşiyor. Bu iki paralel hikâye, aslında birbirine sıkı sıkıya bağlı: Birinin adalet arayışı, diğerinin vicdan hesaplaşması.

Mahkeme salonunun tavanının çökmesi sahnesi, adalet sisteminin işlevsizliğine çarpıcı bir gönderme yaparken, Canan’ın tamirden çıkmayan arabası ise karakterin hayatındaki bekleyiş ve çıkmazları simgeliyor. Yönetmen Nacar, metaforları ustalıkla kullanarak, ne zaman harekete geçmeli, ne zaman durup düşünmeli? sorusunu derinleştiriyor.

Filmin sonunda çalan Vivaldi’nin "Cum Dederit" parçası, karakterlerin geri dönüşü olmayan kararlarını vurgularken, izleyiciye şu soruyu soruyor: Adalet her zaman hukukta mı, yoksa vicdanda mı saklı? Tereddüt Çizgisi, her iki çizgide de yürümek zorunda kalanların hikâyesi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder