Türler arası bir metin "Zamansız" romanı. Şiir ve sinematografik ögeler de içeriyor. Kitabın epigraf cumlesinde Tekin, karantina günlerinde gittiği göllere değiniyor. Yazar, karantina günlerinde nasıl her sey değişip farklılaştıysa, yazısını da farklı bir boyuta taşıyıp ölüme karşı durabilecegi mesajını veriyor. Böylece ortaya beklemelerin, özlemlerin, yok oluşların, ağıtların olduğu ama zamanın olmadığı, zamanı aşan bir aşk hikayesi ortaya çıkıyor.
"Bu sabah yeni bir sayfa açmıştım kendime, taptaze başka bir metin için yeni bir sayfa, metnin başlığı kendiliğinden böyle doğdu, zihnimde sırrını çözemediğim bir imge titreşiyor son üç dört gündür, düzyazı- şiir havasında bir şeyin imgesine benziyor, dile gelsin diye yakınına sokulup bakmaya çalışıyorum ben de, daha iyi görebilmek için yapabildiğimce büyüteceğim bu imgeyi."
Romanda bir arabanın içinden göle savrularak yılan balığı ve gelinciğe dönüşen bir kadın ve erkeğin hikayesini okuyoruz. Gelincik ve yılan balığının arasına bir mavi çanta giriyor. Takibinde gelincik için yas günleri başlar. Roman bir zaman dilimi içermiyor ancak mekan bir göl. Sayfalar ilerledikçe ses kayıtları, mektuplar, gölün içindekiler, gölün dışındakiler, geçmişte olanlar ve film projesinden bazı sahneler iç içe geçiyor, farklı hikayeler birbiri içerisinde akıyor; bazen gölün içindekiler insan oldukları ayırdına varıyor. Yer yer okurla oynuyor yazar, bir ipucu verir gibi oluyor ancak okur yine imgelerin, belirsizliğin ortasında kalıveriyor.
Şiirsel bir üslupla yazılan, dilin imgeleştigi, bol bol metafor kullanılan bu eser, kimi yerleri okurken birkaç defa tekrar etmeyi gerektiriyor.
"İlk kez böyle ateşsi bir yalnızlıkla uğurluyoruz baharız, sessiz insansız. Uzayacak bu yasaklar, kapatacaklar tümüyle." Karantina günlerinin yalnızlığına ve sessizliğine sıradışı bir not düşüyor Latife Tekin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder